Türk Otomotiv Sanayicisinin Dergisi



İş - Yaşam Dengesi ve Mutluluk

Paylaş :
Haber Eklenme Tarihi : 19.08.2019 17:46:00

İşteyken özel hayatla ilgili gösterilen esneklik; yani insanların özel hayatlarını işlerine dönüştürmeye gönüllü olmaları işlerinden daha fazla memnuniyet duymalarını sağlıyor. Ofis dışındayken işle ilgili gösterilen esneklik ise çalışma saatlerini artırmasına rağmen, iş stresini azaltıyor.

Prof. Dr. Acar Baltaş

 

İş ve yaşam dengesini nasıl kurmalıyız?
İş özel yaşam dengesini kurmak konusunda, kişinin yaptığı iş ile hayattaki varlık nedeni arasında köprü kurması önemlidir. Bir anlamda kişinin biri işi yaparken aldığı haz, o işten kazandığı parayı harcarken aldığı hazdan fazlaysa, kişi iş özel yaşam dengesini kurarken daha az zorlanır. Bu noktada yaptığı işe yüklediği anlam önem kazanır.
İş ve yaşam dengesinin bileşenleri
Mutluluğu etkileyen alanların neredeyse tamamı doğrudan veya dolaylı olarak iş hayatı ile ilgilidir. Mutluluk ve yaşam doyumu üzerinde etkili olan ve iş-özel yaşam dengesini kurmayı kolaylaştıran etkenler şöyle sıralanabilir:
Yolda geçen zaman
İnsanların yaşadığı olumsuz duyguların en yoğun olduğu durum, iş için yolda geçen zamanın uzunluğudur. Büyük kentlerde, özellikle İstanbul’da yaşayanlar enerjilerinin önemli bir bölümünü işe gelip giderken harcamaktadır. ABD’de yapılan bir araştırma, yola harcanacak her bir saat fazla zamanın karşılığının kırk bin dolar olması durumunda, yaşam kalitesinde doğan kaybı telafi edebileceğini ortaya koymuştur.
Uzun çalışma saatleri
Rekabetçi bir ortamda çalışanların iş hayatını standart mesai saatleriyle sınırlanmış olarak düşünmeleri gerçekçi değildir. Ancak fazla mesai yapmanın işin doğal bir parçası durumuna gelmesi de yaşam doyumu üzerinde olumsuz etkiye sahiptir. Yüksek ücrete rağmen gerçekçi olmayan iş yükü ve çok uzun çalışma saatleri çalışanı mutsuz eder, hatta para karşılığı bedenini satmış bir köle gibi hissetmesine dahi neden olabilir.
Yıllık tatil: Hangi nedenle olursa olsun, yılda en az iki hafta, mümkünse bölerek tatil yapmak gerekir. Bu tatil zihnin ve bedenin kendisini yenilemesi, sevilen etkinlikler ve kişinin ailesiyle vakit geçirmesi açısından önem taşır. Bu açıdan ülkemiz avantajlı bir konumdadır. Milli bayramların yanı sıra iki büyük dini bayram, birçokları için aradaki günlerin köprülenmesiyle dokuz günlük tatillere dönüşmektedir.
İşten sonra sosyalleşme
Batı kaynaklı araştırmalar, insanların cinsellikten sonra en olumlu duygu durumuna geldiği etkinliğin, işten sonra arkadaşlarla geçirilen zaman olduğunu ileri sürmektedir. İşten sonra arkadaşlarla geçirilen bir süre hem arkadaşlığı geliştirmekte, hem de kişiyi rahatlatmaktadır.
Doğru patron veya yönetici
Gallup’un sağlıklı yaşam konusunda yaptığı araştırma doğru bir patronla çalışmanın iş doyumu konusunda en büyük belirleyici olduğunu ortaya koymuştur. İyi patron veya yönetici olarak tanımlanan kişilerin özellikleri şöyle sıralanmıştır: Yaklaşılabilirlik, geribildirim, beklentiler, delegasyon, iyi dinleyici olma, güven verme, değer verdiğini hissettirme.
Öğretme imkânı
İşlerinde başkalarına bir şeyler öğretir konumda olanların, mesleklerinde daha çok doyum yaşadıkları görülmüştür. Bu nedenle haftalık mesainin bir bölümünde gençlere veya başkalarına bildiklerini öğretmek, yaşam doyumunu olumlu etkilemektedir. Bu konumdaki kişilerin işlerine ve hayata daha olumlu baktıkları, anlam duygusu yaşadıkları ve daha yüksek bir enerji düzeyine sahip oldukları bulunmuştur.
Olumlu tutum
Yaşam doyumu önemli ölçüde kişinin tutumu ile yakından ilgilidir. Kendilerinden ve hayatlarından memnun olan insanların, daha az hastalandıkları, daha katılımcı ve verimli oldukları görülmüştür. Southwest Hava Yolları yolcu memnuniyeti, kayıp bagaj gibi birçok parametrede sektör ortalamasının çok üstünde standartlara sahiptir ve yolcu başına çok daha az personelle hizmet sunarak karlılık rekoru kırmaktadır. Southwest’in işe alım stratejisi olumlu tutuma sahip insanları istihdam etmek üzerine kuruludur.
Gelecekte iş dünyasının dinamikleri nasıl şekillenecek?
Yapay zekâ (YZ) bugün yöneticilerin üzerindeki birçok işi üstlenecek. Accenture’ın yaptığı ve Harvard Business Review’da yayınlanan bir araştırmaya göre, bir yöneticinin zamanının yüzde 54’ü idari işlerle geçiyor. Buna karşılık üst düzey bir yönetici stratejik planlamaya yüzde 10’dan, kendisine doğrudan bağlı astlarıyla birebir ilişki kurmaya yüzde 7’den az zaman ayırabiliyor. Hızla gelişen sayıda YZ uygulamaları, iş liderinin zamanının büyük bölümünü alan düşük katma değerli ve rutin işlerden kurtaracak. Böylece yöneticilerin yüksek katma değer yaratan işlerde kullanmak üzere çok daha fazla zamanı olacak. Bu gelişmeye ayak uydurmayı başaran yarının yöneticileri aynı zamanda daha hızlı ve veriyle desteklenmiş stratejik kararlar alabilecekler. Teknolojik gelişmeler gelecekteki problemler konusunda, bugüne kadar kullandığımız düşünce sistemiyle öngörülemeyecek çözümleri de beraberinde getirecek.
Bu dinamikler iş ve yaşam dengemizi nasıl değiştirecek?
Yaşam Kalitesinde Uygulamalı Araştırma (Applied Research in Quality of Life) dergisinde yayınlanan bir çalışma internet ve mobil teknoloji kullanımının iş-yaşam dengesine etkisini inceledi. Çalışmaya göre, teknoloji esneklik (flexibility) ve geçirgenlik (permeability) algısını ve sonucunda kişinin yaşayacağı deneyimi etkiliyor.
Esneklik kişinin bir alanda yaptığı çalışmayı diğer alandaki ihtiyaca cevap verebilmek için ne kadar esnetebildiğini gösteriyor. İşle ilgili bir raporu evine götürüp tamamlayan bir çalışanın iş rolü sınırının esnek olduğunu söyleyebiliriz. Geçirgenlik, bir kişinin fiziken sürdürdüğü bir rolün psikolojik olarak ilgisinin yöneldiği başka bir rolüyle karışmasını, bir rolden diğerine yaşanan bölünme ve müdahaleleri ifade ediyor. Örneğin iş yerinde özel mesajlarına yanıt veren bir çalışanın iş rolü sınırı geçirgen hale geliyor.
İşteyken özel hayatla ilgili gösterilen esneklik; yani insanların özel hayatlarını işlerine dönüştürmeye gönüllü olmaları işlerinden daha fazla memnuniyet duymalarını sağlıyor. Ofis dışındayken işle ilgili gösterilen esneklik ise çalışma saatlerini artırmasına rağmen, iş stresini azaltıyor. Çünkü uzun çalışma saatleri herkes tarafından olumsuz algılanmayabiliyor ve kişi anlam duygusu bulduğu bir işte fazladan çaba göstermeye kendiliğinden istek duyuyor. Ancak işten özel hayata (örn. hafta sonu gelen iş mesajlarının özel hayata odaklanmayı engellemesi) ya da özel hayattan işe yaşanan geçirgenlik (örn. işteyken gelen özel mesajların işe odaklanmayı engellenmesi) iş stresini artırıyor. Esneklik kişinin kendi rızasıyla gerçekleştirdiği bir eylem olarak görülürken, geçirgenlik hayatın diğer alanlarından gelen müdahalelerin pasif bir kabulü olarak yorumlanıyor.
Kurumlarda çalışanların teknoloji kullanımının esneklik ve geçirgenlik algılarına etkisini ölçümleyerek onları destekleyici bir olumlu iklim oluşturulması önem kazanıyor. Bu iklimin sağlanmasında yine teknoloji dinamiklerinden yararlanmak mümkün. Örneğin Google’ın eski insan kaynakları yöneticisi Laszlo Bock’ın kurduğu yeni şirkette bu amaçla kullandığı uygulamanın adı Nudge Makinesi (the Nudge Engine). Bu uygulama, çalışanlar ve yönetim arasında daha iyi ilişkiler geliştirmeyi, böylece daha verimli bir iş ortamı oluşturmayı amaçlıyor. Uygulama makine öğrenmesinden, davranış bilimlerinden ve işle ev arasındaki ulaşım süresi gibi kuruma özel bilgilerden faydalanıyor. Özelleşmiş binlerce nudge göndererek her çalışanı, ekibi, yöneticiyi ve lideri “değişim elçisi” yapmayı hedefliyor. Gün içinde çalışanlara gönderdiği nudge’lar, birbirleriyle iletişimde kalmaları için onları harekete geçiriyor. Nudge’lar zamanla öğreniyor; zamanlamada, mesaj gönderiminde ve motivasyonel tekniklerde iyileşme sağlıyor. Baltaş Grubu da kendi uygulamalarında yıllardır davranış bilimlerinin ve dijitalin gücünden faydalanıyor, nudge tasarımları dâhil olmak üzere sunduğu çözümleri iş-özel yaşam dengesini destekleyecek şekilde çeşitlendiriyor.
Yeni nesiller çalışma hayatına nasıl bakıyor?
Yeni nesiller bağımsız, girişimci, geribildirim almaya istekli (bunu, yaptığı iş için “aferin” beklemek olarak yorumlamak da mümkün), kısa zamanda başarı beklentisi içinde olan, özgürlüğü ve esnekliği seven, mikro yönetimden hoşlanmayan, girdiği ortamda eksiklik ve aksaklıkları hemen fark eden ve bunları düzeltmek için istek duyan kişiler olarak tanımlanıyorlar.
Bu özelliklerin ne kadarının sadece yeni nesillere ait olduğu tartışılır. İş hayatının başlangıcında olan her nesilden çalışanda bu özelliklerin birkaçını görmek mümkündür. Ancak yeni neslin, kendisinden öncekilerden çok farklı bir zeminde yetiştiği muhakkaktır. Bu farklı zeminin belirleyici özelliği, bu gençlerin gelişiminde ve hayatlarının bütününde yer alan elektronik ortam.
Dijital devrimin neredeyse her gün farklılaşan işlem kapasiteleri ve işlem alanları zihnimizi zorluyor. Yeni nesil bu yeni düzeni hava gibi, su gibi var sayıyor ve sorgulamıyor bile. Onlar için dijital iletişim, online sosyal yaşam, internet oyunlarında eğlence, yüzlerce televizyon kanalı, sinemanın uygulamalarda var olması yaşamın olağan parçaları. Bu sebeple hayatı elektronik ajandalarda düzenliyorlar, alışverişlerini internetten yapıyorlar. İş başvuruları ve psikometrik değerlendirmeleri online, işe yerleştirme için alındıkları değerlendirme merkezleri simülasyonlu, yetkinlik kazanma eğitimleri e-öğrenme ve simülasyona dayalı.
Rajanakorn ve Chen, yeni neslin en belirgin değerlerini bireysellik, çeşitlilik, iyimserlik, neşe ve özgürlük olarak tanımlamıştır. Bireyselliklerini güvenli bir dünyada yaşama özlemleri yüceltecek, iyimserlikleri barışa çağrı yapacak, neşeleri işlerini hobileri, hobilerini işleri gibi içselleştirmelerinde motivasyon yaratacak, özgürlük beklentileri özerk bireylerin oluşmasında yol gösterici olacaktır.

E-Posta Olarak Gönder

Başarıyla Gönderildi
İşleminiz başarıyla gerçekleştirildi

Adınız Soyadınız
Haberi Göndermek İstediğiniz E-Posta Adresini Girin
Notunuz