Türk Otomotiv Sanayicisinin Dergisi



Tarife Tehditi Altındaki Kanada Otomotiv Endüstrisine Bakış

 

VAROL KARSLIOĞLU

Bu yazımda, Trump döneminde zor bir süreçten geçen Kanada, daha doğrusu Ontario otomotiv endüstrisi ile ilgili bir değerlendirmeyi paylaşmak istiyorum:
Birkaç yıl önceki yazılarımdan birinde, Türkiye ile, Kanada ekonomisinin takriben yüzde 40’ını oluşturan ve Kebek Eyaleti ile birlikte Kanada’nın imalat üssü olan Ontario arasındaki benzerliklere değinmiştim. Nasıl Türkiye, Avrupa’nın yanıbaşında ve Avrupa, daha doğrusu AB otomotiv sanayinin bir üretim üssü konumunda ise, ABD ve özellikle bir zamanlar dünya otomotiv sanayinin merkezi konumundaki Detroit’e yakınlığı nedeniyle Ontario eyaleti de, yüzyılı aşkın bir süredir, ABD otomotiv endüstrisinin bir uzantısı ve bir üretim üssü konumunda. Yaklaşık 130 bin kişiye istihdam sağlayan bu sektör, yüzlerce firmadan oluşan bir tedarikçi ağı olmanın yanısıra, General Motors, Ford, Stellantis, Toyota ve Honda’nın üretim ve montaj tesislerini  içeriyor.
 
Ancak bu yılın başında Trump’ın ikinci kez başkanlık koltuğuna oturmasıyla birlikte, Ontario otomotiv endüstrisi bir kriz sürecine girdi.
 
Kanada geçen yıl yaklaşık 1,3 milyon araç üretti. Buna karşılık ABD'nin 1,6 milyon birimlik fazla araç montaj kapasitesi var. Bu tablonun Trump’ın gözünden kaçması pek mümkün değil. Trump, Nisan ayında "Kanada'nın bizim için araç üretmesini istemiyoruz, açıkça söylemem gerekirse, kendi araçlarımızı üretmek istiyoruz" demişti. 
 
Kanada araç üretiminin yüzde 90’den fazlasını ABD'ye ihraç etmekte. Otomotiv ürünlerinin çoğu şu anda, ABD'ye Kanada-ABD-Meksika (Serbest Ticaret) Anlaşması (CUSMA) sayesinde gümrüksüz olarak giriyor. Ancak Trump’ın pek de hoşlanmadığı ve ilk başkanlık döneminde revize ettiği CUSMA gelecek yıl tekrar gözden geçirilecek. Ayrıca, Trump’ı tanıyanlar için, onun, CUSMA'ya uygun ABD ithalatı üzerindeki tarifelerden muafiyeti istediği zaman kaldırabileceğini düşünmek çok doğal. Ontario merkezli araç montaj endüstrisini hala Kanada'nın imalat sektörünün kalbi olarak kabul etmek ise abartılı bir düşünce değil.
 
Bu endüstri, 2000'den bu yana yüzde 55 oranında küçüldü. O yılki 2,9 milyonluk araç üretimi geçen yıl yüzde 13 azaldı. Nisan ayında ise yüzde 23 düştü. Nisan Trump'ın Kanada ve Meksika üzerindeki otomobil tarifelerinin yürürlüğe girdiği ilk aydı. Şu anda Kanada, Kuzey Amerika araç üretiminin yalnızca yüzde 8.3'ünü gerçekleştirmekte. Bu oran, ABD’nin yüzde 66.2 ve Meksika'nın yüzde 25.5’lik payına göre oldukça geride. Üstelik Kanada ve Ontario hükümetleri endüstriyi onlarca yıldır sübvanse etmesine ve son olarak yalnızca elektrikli araç (EV) tedarik zinciri oluşturmak için yaklaşık 50 milyar dolarlık federal destek sağlamasına rağmen. 
 
Trump'ın tarife (gümrük vergisi) rejimi henüz yeni başlamışken, planlanan Kanada otomotiv sanayi yatırımları ertelendi. General Motors (GM), Ford ve Honda Kanada üretimlerini ABD'ye taşımak için ilk adımları attı. Toyota ve Hyundai yeni ABD tesislerine milyarlarca dolar yatırım yapmayı taahhüt etti. Kanada da sektörde işten çıkarmalar başladı.
 
Kanada, ABD ve Meksika arasında otomotiv sanayinin yüksek oranda entegre olduğunu ve bunun süreceğini varsaymak çok iyimser bir yaklaşım olur. GM CEO’su Marry Barra, Trump'ın otomobil tarifelerini kamuya açık bir şekilde destekledi. Kanada'nın bir araç montaj sanayisi olmadan nasıl bir duruma geleceğini ve bunun yerini neyin alabileceğini düşünme zamanı. Unutmayın ki, G20’deki benzer bir ülke olarak Avustralya 2017 yılında otomobil üretimini durdurdu. Sekiz yıl sonra, Avustralya'nın kişi başına düşen GSYİH'si hala Kanada'dan daha yüksek. Avustralya'nın nasıl uyum sağladığını ve otomobil üretiminin geçen yıl 905.233 adetle 1972'nin zirve seviyesinin yüzde 52'sine ulaştığı Britanya'yı da incelemeliyiz. 
 
Kanada’nın seçenekleri var ve artık onları değerlendirmenin zamanı geldi. 
 
A Planı, Kanada'nın ABD ile mevcut ticaret müzakerelerinde en iyi sonucu alması için mücadele etmektir.
Bu görüşmelerden, Kanada'nın, Kuzey Amerikalı otomotiv üreticilerinin Kanada'da araç üretmeye devam etmeleri durumunda, alüminyum, nikel ve çinko gibi Kanada’nın kritik metallerine ve minerallerine öncelikli erişim garantisi ile mevcut duruma yakın bir konumda kalmak belki mümkün olabilir. Örneğin, ABD otomotiv endüstrisi Kanada alüminyumuna büyük ölçüde bağımlıdır. Mevcut duruma başka bir düzenleme, araçlara entegre edilen ileri dijital teknolojilerin neden olduğu herhangi bir zarara karşı düzenleyici korumaların koordineli ve karşılıklı olarak uygulanmasını sağlayacak bir sistem oluşturacaktır. Bunlar yapay zeka (AI) uygulamaları, otonom çalışma, şebeke bağlantısı ve veri iletimini içerir. Bu iki düzenleme, Kuzey Amerika'da üretilen araçlara rekabetçi bir avantaj sağlarken ABD, Kanada ve Meksika'daki ulusal güvenlik ve gizlilik kaygılarını da gidermek için önemlidir. Ancak Trump için son hedefin, Kanada'daki araç üretimini tamamen ABD’ye aktarmak olduğunu hatırlayalım.
 
“Trump'ın bu yılın başında yaptığı, gerekirse Kanada araçlarına yüzde 100 gümrük vergisi koyma tehdidi ve ABD yönetiminin mevcut gümrük politikalarını sürdürmesi durumunda, muhtemelen Kuzey Amerika otomotiv sanayisinin uzun bir ayrışma sürecine gireceğini görebiliriz." Bu sözler, Kanada’nın büyük bankalarından Toronto Dominion’un (TD) ekonomistlerinden Andrew Foran’ın Mayıs raporunda yer almakta. 
 
B Planı ise, kendi yolunda ilerleyen bir Kanada otomotiv sektörünü oluşturmaktır. 
Kanada, tüm hükümet birimleri ve kamu sektörü için, kamyon ve diğer araçların en önde gelen tedarikçisi olmak ile başlayabilir. Çoğu şu anda ithal edilen Kanada tarım, inşaat, madencilik ve ormancılık sektörleri için ağır ekipman üretimini Kanada’da gerçekleştirmek mümkün. Ayrıca araç montaj sanayisinin ulusallaştırılması ve Caterpillar, Deere ve Komatsu gibi şirketlere karşı yüksek gümrük vergileriyle korunması, Kanada’nın izleyebileceği muhtemel bir yol. B Planı, 128 yıldır yabancı sermeyenin kontrol ettiği Kanada araç montaj sanayisini kurtarmanın yolu olarabilir.
 
Korumacı, devlet güdümlü bir ekonomi politikasının, Çin'in dünyanın ikinci en büyük ekonomisi haline gelmesine olan katkılarını unutmayalım. Ancak bu yaklaşım, Kanada'nın açık pazar, özel sektör ve serbest rekabet anlayışıyla çelişiyor. Kanadalılar, potansiyel olarak istenmeyen bir emsal oluşturacak bu politikanın, ülkenin geleceği için doğru olup olmadığına ve değip değmeyeceğine karar vermek zorunda kalabilirler.
 
Bu yazıyı kaleme aldığım 4 Ağustos tarihinde, Kanada ile ABD arasındaki tarife (gümrük vergisi) müzakereleri halen devam etmekteydi.
 
Not: Bu yazı için, Eknomist David Olive’nin Toronto Star gazetesinde 31 Temmuz 2025’te yayınlanan makalesinden yararlanılmıştır.