TAYSAD “Elektrikli Araçlar Günü” etkinliğinin ikincisini Manisa OSB’de düzenledi. Organizasyonda; elektrifikasyon alanında yaşanan gelişmelerin otomotiv sektörüne etkileri ile bu noktada kritik bir öneme sahip olan tedarik endüstrisindeki riskler ve fırsatlar ele alındı.
TAYSAD'ın düzenlediği “Elektrikli Araçlar Günü” etkinliği ile elektrifikasyon alanında yaşanan dönüşümün tedarik sanayine olan etkilerini mercek altına aldı. Alanında uzman isimlerin konuşmacı olarak yer aldığı organizasyonda; elektrifikasyon alanındaki dönüşümün tedarik sanayine olan etkileri ve bu dönüşüm özelinde atılması gereken adımlar tartışıldı.
Açılış konuşmasını yapan TAYSAD Başkan Yardımcısı Berke Ercan ilki Kocaeli’de, ikincisi ise Manisa OSB’de gerçekleştirilen etkinliğinin üçüncüsünün Bursa’da, dördüncüsünün de yine Kocaeli’de düzenleneceğini belirtti. Ercan, “Elektrifikasyon artık kapıda değil, evlerimizin içinde. Bir tsunami dalgası gibi üzerimize geldiğini görüyoruz. Fakat ana sanayi ve tedarik sanayi olarak otomobil sektöründe halen sahip olmamız gereken farkındalığı yaratamadığımızı düşünüyoruz. Bu sebeple de bu organizasyonu bir seri halinde gerçekleştirme kararı aldık. Tüm çabalarımız elektrifikasyon, otonom ve bağlantılı araçların getireceği bu büyük değişikliği fark ettirmek, tedarik sanayisini hareketlendirmektir” dedi.
“Konu bizden öte, global bir boyuta geldi” Arsan Danışmanlık kurucu ortağı Yalçın Arsan da elektrifikasyon sürecinin geldiği noktayı ele aldı. İklim değişikliği sorununa da değinen Arsan, “Dünya, 2050’de net sıfır karbon hedefi koydu. Sektör olarak bazen; “Elektrikli otomobillere geçsek mi, geçmesek mi? Bunun dezavantajları, avantajları neler” gibi bir yanılgıya düşüyoruz. Olay bizi aşıyor. Konu bizden öte, global bir boyuta geldi. Bu bizi aşan, global politika değişikliğinin sebep olduğu bir dönüşüm ve kalıcı bir durum” dedi. “2035’ten sonra içten yanmalı motorlara sahip araçlar üretilmeyecek. Bu kapsamda aksiyon almak için 13-14 senemiz var” ifadelerini kullanan Arsan, “Sektörün gidişatı konusunda hem fikir kalırsak, üretimimizi hitap edeceğimiz pazarları yavaş yavaş revize ederek, operasyonlarımızı bu yöne çevirme fırsatımız var. Bazı üreticiler oyundan çıkıyor gibi görünebilir ama yeni üreticiler de oyuna giriyor. Bunlar hedef kitlemizin bir noktasında olabilecek markalar. Ayrıca mikro mobilite kavramıyla birlikte yeni yeni fırsatlar ortaya çıkıyor. Bu iş sandığımızdan geniş kapsamlı ve elektrifikasyon kalıcı” diye konuştu.
2040’lara kadar 52-53 milyon civarında binek elektrikli araç yollarda! İnci GS Yuasa Ar-Ge Merkezi Bölüm Müdürü Sibel Eserdağ ise sektördeki gelişmeler ve batarya teknolojileri alanlarında önemli bilgiler verdi. Şarj istasyonları konusuna değinen Eserdağ, 2025’te 1 milyon, 2030’da 3,5 milyon, 2050’de de 16,3 milyon şarj istasyonunun olacağının öngörüldüğünü söyledi. Dünyada 2040’lara kadar 52-53 milyon civarında binek elektrikli araç göreceğimizin bilgilerini veren Eserdağ, “Bu noktada batarya üretim rakamları da çok kritik bir konu. Kilowatt-saati bir batarya paketinin 137 dolar civarında. Bu 2010 ile kıyaslandığında bin 191 dolardan 137 dolara gelmiş. Ayrıca 100 dolar çok kritik bir eşik değer. Bu değer ile içten yanmalı motorlu araçların maliyetine eşit olacağı bir seviyeye geliyor” diye konuştu.
“Bu hibrit bir hareket” Etkinlik soru-cevap bölümü ile devam etti. Katılımcıların şarj istasyonları ile ilgili sorularını yanıtlayan Arsan, “Şarj istasyonu konusu Türkiye’de özel sektör yapılanması ile ilerliyor. Buraya yatırım yapan firmalar şehirler arası yollara şarj ağları kuruyor. TOGG’un da bu konuda açıklamaları var. Elektrikli otomobillerin hayatımıza kattığı konu ekonomik olması ise bunun en önemli noktası da şarj istasyonunun evde ya da işyerimizde bulunması. Potansiyel kullanıcıların kendi yaşadıkları mekanlarda, kendilerinin finanse ettiği şarj istasyonlarını yaşadıkları yerlere kurmalarını bekliyoruz. Mutlaka bireysel anlamda kendi çözümümüzü üretmemiz gerekli. Dolayısıyla bu hibrit bir hareket” dedi. Bataryaların araç dışı kullanımı konusu ile ilgili soruya da Eserdağ, “Bataryaların ömürleri bitmiyor. Bu bataryaların araçlarda kullanıldıktan sonra başka alanlarda kullanılabiliyor. Çünkü uzun ömürlü ürünler” yanıtını verdi.