Türk Otomotiv Sanayicisinin Dergisi



Otomobilde Yapay Zeka

 

VAROL KARSLIOĞLU

 
Otonom araçlar (OA) belki de henüz farkında olmadığımız, dünyayı yöneten küresel güçlerin kurduğu bir tuzak olabilir mi?
 
Elektrikli otomobillerin (EV) gündeme gelişini sadece Elon Musk ve Tesla’ya mı borçluyuz? Yoksa işin içinde başka birileri mi var? Ve daha önemlisi, EV’ler daha derin bir gerçeğin kamuflajı olabilir mi? Bu derin gerçek otonom araçlar (OA) olmasın.
 
Ben ne Kuzey Amerika’da, ne Japonya’da ne de Avrupa’da (Afrika, Hindistan ve hatta Uzakdoğu’nun diğer yerlerini saymıyorum.) son on hatta yirmi yılda, halklardan gelen, “Aman biran önce EV’lere geçelim, dünyayı kurtaralım.” Şeklinde toplumsal bir refleks hatırlamıyorum. Elon Musk ve hayranları hariç. Bu EV konusu, daha çok bir dayatmaya benziyor. Çünkü EV teknolojisi, OA için en uygun platform. OA ise, kontrol edilebilir araç demek. Kontrol edilebilir olması, dışarıdan müdahaleye açık olması demek.
 
Bu yazının okuyucularının büyük bir bölümünün otomotiv sektörünün içinde olup gelişmeleri yakından takip ettiğini varsayıyorum. 
 
Belleğimizi şöyle bir yoklayıp son 5-6 yıla bakarsak, özellikle teknoloji firmalarının OA konusunu güçlü bir şekilde gündeme taşıdıklarını görürüz. Hatta, bu yüzyılın başında Ford’un kaderini değiştiren efsanevi CEO Alan Mulally’den sonra kısa bir dönem onun yerini alan Mark Fields, sanıyorum 2019 yılında bir öngörüde bulunmuş ve “2021 yılında, direksiyonsuz ve pedalsız ilk araçlarımızı satacağız.” demişti. Bu öngörülerin ne kadar isabetsiz olduğunu gördük ve bunun için sadece Mark Fields’i eleştirmek büyük haksızlık olur. Daha bir ay önce, teknoloji firmalarının ağır topu, kibirli firma Apple, on yıldır sürdürdüğü, ikibin kişinin çalıştığı ve şimdiye kadar 10 milyar dolar civarında para harcadığı, Titan adlı OA projesini iptal ettiğini açıkladı. Böylece Apple’ın otomobil üretme rüyası da son erdi. Apple, bu projede görev yapanların yapay zeka (YZ) ile ilgili diğer projelere kaydırılacağını belirtti.
 
Bu yazının temelini oluşturan EV ve OA’dan sonraki üçüncü kavramımız YZ, otonom araçların geliştirilmesinde kilit rol oynuyor.
 
Evet, özellikle önümüzdeki 5-6 yılda en çok duyacağımız kavramlardan biri olan YZ, şimdilik bizi otonom araçlarla buluşturacak kadar gelişmiş değil. Zaten otomotiv sektörünü adeta yeniden şekillendiren TESLA, bu konuda en ileri adımları atmış olsa da, örneğin kendi aracımızda uykuya dalıp, New York’tan Şikago’ya bir gece yolculuğu yapacağımız günler henüz uzak bir hayal. Öok daha az iddialı YZ denemelerinde bile ölümlü kazalarla karşılaşmadık mı?
 
Pekala Apple, Uber gibi teknoloji firmaları YZ’nın en ileri, en gelişmiş uygulaması olarak kabul edebileceğimiz OA konusunu neden bu kadar zorladılar? Apple ve benzerleri için OA, bir ulaşım aracından çok yürüyen ve çok büyük hacimli veri toplayan birer bilgisayar. Bu verilerin ticari bilgiye dönüştürülmesi onmilyarca dolarla ifade edilebilecek bir pazar demek. Uber gibi ulaşım sektöründe faaliyet gösteren bir firma içinse, veri toplamanın yanısıra, dünya çapında yüzbinlerce sürücüden kurtulup, 7 gün, 24 saat hiç yorulmadan çalışacak otonom bir araç filosuna sahip olmanın hayali bile göz kamaştırıcı. Ve firmaların bu kadar çok veri toplayıp işleyebildiği bir eko sistemde, bu bilgileri kontrol edebilecek güçlerin (hükümetler ve küresel ekonomiyi kontrol eden mega şirketler) neler yapabileceğini düşünmek bile ürkütücü.
 
Kendi kendine giden bir Porsche veya Ferrari’ya sahip olma düşüncesi ise, enimim yıllar sonra bile pekçok otomobil düşkünü için saçma bir fikir olarak kalacak.

 

Uyuyan yolcusuyla otonom bir SUV