Türk Otomotiv Sanayicisinin Dergisi



KPMG Türkiye Otomotiv Sektör Lideri Hakan Ölekli: “Gelecekte Otomotiv İş Modelinin Yakıtı ‘Veri’ Olacak”

Paylaş :
Haber Eklenme Tarihi : 1.11.2018 09:24:00

Otomotiv şirketlerinin Ar-Ge, mühendislik ve inovasyon açısından gelişmeyi sürdürerek bu teknolojileri kullanıp adapte edebilecek doğru yeteneği çekmesi, pazarda rekabetçiliğini koruması için şart diyebiliriz.

Küresel otomotiv sektörü, kullanımı giderek artan yeni teknolojiler ile birlikte daha önce deneyimlemediği hız ve kapsamda bir dönüşümden geçiyor. Dünya genelinde teknoloji devlerinin oyuna girmesi, sektör oyuncuları arasındaki rekabeti artırarak inovasyonu hızlandırdı. Araçların işletim sistemi, uygulamaları ve yazılımları giderek daha sofistike hale gelirken, otomotiv şirketleri bu gelişmelerin hız kesmeyeceğini öngörerek stratejilerini belirlemeli.
1980’lerde üretilen bir aracın yazılımları 50 bin civarı kod satırına sahipken, günümüzün araçları 10 milyondan fazla satırdan oluşan yazılımlar ile çalışıyor.1 Bu gibi araçlardaki güncellemeler birçok merkezi olmayan elektronik kontrol ünitesinin aynı anda güncellenmesini gerektiriyor; dolayısıyla daha büyük bir hafıza, bant genişliği ve zamana ihtiyaç duyuyor. Yalnızca araç yazılımları değil, yazılım güncellemesini destekleyen teknolojiler de durmadan değişiyor. Otomotiv şirketlerinin Ar-Ge, mühendislik ve inovasyon açısından gelişmeyi sürdürerek bu teknolojileri kullanıp adapte edebilecek doğru yeteneği çekmesi, pazarda rekabetçiliğini koruması için şart diyebiliriz. Öte yandan, müşterinin mükemmel deneyim beklentisinin tüm bu değişimlere rağmen karşılanmaya devam etmesi, otomotiv sektörü için üstesinden gelinmesi gereken büyük zorluk.
TAYSAD üyeleri de dahil olmak üzere Türkiye otomotiv sektöründe faaliyet gösteren şirket liderlerinin katılımıyla düzenlediğimiz 2018 Türkiye Otomotiv Yöneticileri Araştırması’ndan edindiğimiz bulgulara göre, yöneticiler bu gelişmelerin oldukça farkında ve şirketlerini buna göre konumlandırıyor. Katılımcılar, 2030 yılına kadar etkisini sürdürmesi beklenen en önemli trendleri ‘bağlanabilirlik ve dijitalleşme’ ile ‘elektrikli mobilite’ olarak görüyor. Yöneticilerin yüzde 72’si, teknolojik gelişim ve artan dijitalleşmenin etkisiyle sektörün iş modellerinde yakın gelecekte kapsamlı bir yıkıcı gelişme bekliyor; yüzde 85’i ise gelecekte otomotiv iş modelinin yakıtının ‘veri’ olacağı görüşünde birleşiyor. 10 yıl içinde seri üretime geçip yaygınlaşması beklenen 4. seviye otonom araçlar, yakın gelecekte ulaşım, nakliyat ve istihdam gibi yaşamın her alanında gerçekleşecek olan devrimin en güçlü bileşeni. Otonom araçların, sürücülü araçlardan çok daha karmaşık yazılım ve veri analitiği kabiliyetine ihtiyaç duyacağının yanında, etki alanını giderek artıran teknoloji şirketlerinin etkisini göz önünde bulundurduğumuzda, otomotiv sektörünün gelecekteki başarısı için doğru yeteneği çekmenin önemini daha da iyi anlıyoruz.
Araştırmaya katılan otomotiv liderlerinin yüzde 92’sine göre, sürücüsüz araç ve aktif sürücü desteği sistemleri 10 yıl içinde Türkiye’deki sürücülerin ilk tercihi olacak. Bu tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de köklü ve geleneksel yapıya sahip olan otomotiv sektörünün iş modellerinin değişimi anlamına geliyor. Her 5 otomotiv yöneticisinden 4’ü gelecek dönemde şirketinin başarılı olabilmesinin, inovatif startup’larla birleşmelerine ya da işbirliği yapmalarına bağlı olduğunu düşünüyor. Bu bulguları göz önünde bulundurduğumuzda, Türkiye otomotiv sektörünün, teknolojik yıkımı tehditten ziyade bir fırsat olarak gördüğünü söyleyebiliriz.
1 https://www.nap.edu/read/24833/chapter/10
 

E-Posta Olarak Gönder

Başarıyla Gönderildi
İşleminiz başarıyla gerçekleştirildi

Adınız Soyadınız
Haberi Göndermek İstediğiniz E-Posta Adresini Girin
Notunuz