Şirketler geleceğin problemlerine dayanabilmek için operasyonlarını, kararlarını, iş modellerini ve çalışma yöntemlerini esnek çalışma prensipleriyle yeni kısıt ve kurallara hızla uyum sağlarken, kendisi için en karlı metodları da değerlendirebilen ve uygulamaya dönüştürebilen bir yapıya ihtiyaç duyuyor.
ARDA KARAÇELEBİ EY Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Şirketi Ortağı, Tedarik Zinciri Hizmetleri Lideri
PELİN ALTINDAL EY Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Yardımcı Ortağı, Finans Transformasyon Hizmetleri Lideri
İş dünyası COVID-19’a sorumluluklarını üstlenerek hızla ve etkili tepki verdi. Sosyal mesafeli risk azaltıcı önlemler, yeni prosedürler ve hükümet destekli izin planları, kurallar, kısıtlamalar virüsün yayılmasını yavaşlatmada etkili oluyor. Öte yandan bu kısıtlar arasında iş dünyasının liderleri hem şimdiki yapıya daha iyi uyum sağlayacak hem de salgın sonrasındaki dünya için mevcutta kazandıkları öğrenimlerini iş yapış biçimlerine nasıl adapte edeceklerini tanımlamak istiyorlar. Şirketler geleceğin problemlerine dayanabilmek için operasyonlarını, kararlarını, iş modellerini ve çalışma yöntemlerini esnek çalışma prensipleriyle yeni kısıt ve kurallara hızla uyum sağlarken kendisi için en karlı metodları da değerlendirebilen ve uygulamaya dönüştürebilen bir yapıya ihtiyaç duyuyor. Belirsizlik ortamlarında senaryoları ve çözüm yollarını iyi değerlendirmek ve kurumların dayanıklılığını sağlayabilmek için EY dayanıklılık performansını ölçen bir değerlendirme şablonu oluşturdu. Bu metod pragmatik bir çözüm olarak önemli bir paydaşın unutulmadan ilgi değerlendirmelerin yapılabilmesi için 9 boyuttan oluşuyor. Bu boyutlar; 1. Çalışan sağlığı, 2. Yetenek ve işgücü, 3. Tedarik zinciri ve küresel ticaret, 4. Müşteri ve marka, 5. Finans ve yatırım, 6. Risk, 7. Hükümet ve kamu politikası, 8. Teknoloji ve bilgi güvenliği, 9. Sigorta ve yasal anlaşmazlıklar olarak özetlenebilir. Dijital teknolojiler, salgınlar ya da doğal afetler gibi öngörülemeyen ya da çok kritik yetenek kıtlığı gibi süregelen sistemik sorunlar karşısında üreticilerin sürekliliği korumalarına yardımcı olmak için güçlü bir araç olarak ortaya çıkıyor. Dijital çözümler akıllı fabrikaların ve işyerlerinin temelini oluşturuyor. Bu sayede üreticiler kesintilerin etkisini en aza indirerek ve kriz zamanlarında etkin, yalın ve hızlı bir şekilde işlemleri sürdürebiliyor. Dijitalleşme beş kritik alanda yardımcı olabilir:
• İşçilerin ve kaynakların bilgilerini yakalama • Uzman bilgisine daha iyi erişim sağlama • İzlenebilirliği artırma • Farklı senaryoları değerlendirme ve karar verme hızını arttırma • İşlemleri optimize etme, yalınlaştırma ve hızlandırma
Müşterilerimizin çoğunluğu, son yıllarda hızla artan iş süreçlerinde verimlilik ve süreçlerin dijitalleşmesi arayışına, Robot Süreç Otomasyonu (RPA) ve Süreç madenciliği araçları ile çözüm geliştiriyor. Simülasyon, tedarik ağı planlama ve ileri planlama araçları ile karar aşaması için operasyonel kararları finansal açıdan da değerlendirmelerine olanak sağlayacak araçları devreye alıyor. Burada üç konu özellikle ön plana çıkıyor;
1. Görünürlüğün artması ki bu tedarik zincirinin tüm katmanlarında gerçekleşen çalışmaları olabildiğince canlıya yakın bir oranda raporlayabilmeyi, bir diğer taraftan da olası senaryoları sadece miktarsal değil finansal ve müşteri beklentileri etkileri ile de değerlendirebilmeyi sağlamak; 2. Doğal olarak hızla değişen ortamlarda doğru ve çok boyutlu kararları verebilmek için tüm planlamayı değişen parametrelerle tekrar çalıştırabilecek ve excellere hapsolmayan sağlıklı ve hızlı analiz metodları kurgulamak; 3. Süreçlerde karmaşık insan muhakemesi gerektirmeyen, bilgi ağırlıklı, tekrarlayan ya da benzerlikler içeren adımların yalınlaştırıldığı, insan dokunuşundan arındırıldığı otomasyon çözümlerini devreye almak; böylelikle iş yapış biçiminde insana dayalı ya da karar vericinin lokasyonuna dayalı (fabrika, ofis, bölge, ev) aktivitelerin oranını azaltmak.
Son bir nokta olarak otomotiv sektöründe gördüğümüz önemli trendlerden birisi de tedarikçilerin kriz ortamlarına yönelik planlar. Otomotiv sektöründe planları uygulayabilmeleri kadar, hazırlıkları olmayan, öngörülemeyen riskler karşısında da ne kadar hızlı çözüm üretebildikleri ve bunları da devreye aldıkları önem kazanıyor. OEM’lerin özellikle kriz ortamlarında ellerindeki fonlarını tedarikçilerini desteklemek için kullanmayı planladıklarında hazırlıksız oldukları problemlere karşı çözüm oluşturup aksiyon alabilme yeteneğini önemli bir değerlendirme kriteri olarak görmeye başladı.