Yetkili satıcılar için de iş yapış modelleri değişikliğe uğrayacak elbette, bugün hayatımızda var olan dijitalleşme her alanda kendisini hissettiriyor. Artık internet ve web siteleri hatta aplikasyonlar üzerinden servis randevuları alınabiliyor, araç satışları gerçekleştirilebiliyor, pazarlama faaliyetleri bu yöne doğru kayıyor, CRM uygulamalarında dijitalleşme çok etkin bir şekilde kullanılıyor.
Özgür Tezer
OYDER Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği Genel Sekreteri
Dijitalleşme hayatın her alanında kendini hissetiriyor Uzun yıllardır konuşulan elektrikli araç konusu halen tam anlamıyla beklenen noktaya gelemese de önemli aşamalar kaydettiğini görüyoruz son dönemde. Bu yönde ülkelerin veya şehir meclislerinin aldığı bazı kararlar var ve süreci hızlandırmak adına önemli desteklerde sağlanıyor. Bugün dünyada araç satışları 100 milyon adet sınırına yaklaşmış durumda ve bunun içinde elektrikli araç satışları çok küçük bir oranda. Önümüzdeki yıllarda rakamın yükseleceğini düşünsek dahi satışların kısa bir dönemde dönüşmesi pek muhtemel görünmüyor. Ancak 2030’lu yıllara geldiğimizde bu durum değişecektir tabi bu süreçte başka alternatif yakıt sistemleri de gündeme gelebilir. Bir diğer güncel konu ise otonom teknolojileri, bu konu elektrikli araç efsanesine göre daha hızlı gelişti ve daha yakın bir zamanda hayatımıza girdi. Bugün satılan araçlarda şerit takip sistemi, kendi kendine park etme, GPS, tabelaları okuma, sürücüyü uyarma gibi birçok teknoloji zaten araçlarımızda var. Dolayısıyla bazı hukuki konular çözüldüğü anda artık tam otonom araçları çok hızlı bir şekilde kullanılacak durumda. Yetkili satıcılar için de iş yapış modelleri değişikliğe uğrayacak elbette, bugün hayatımızda var olan dijitalleşme her alanda kendisini hissettiriyor. Artık internet ve web siteleri hatta aplikasyonlar üzerinden servis randevuları alınabiliyor, araç satışları gerçekleştirilebiliyor, pazarlama faaliyetleri bu yöne doğru kayıyor, CRM uygulamalarında dijitalleşme çok etkin bir şekilde kullanılıyor. Bugün bazı showroomlarda VR cihazları ile araç seçilebiliyor, test sürüşleri yapılabiliyor, renk ve opsiyonlar araç üzerine uygulanabiliyor. Dolayısıyla teknoloji yetkili satıcıların hayatına girmiş ve etkin bir şekilde kullanılıyor durumda. Ayrıca bugün hayatımızda etkin olan sosyal medya kullanımı da yetkili satıcıların radarı içinde yer alıyor, ben birçok meslektaşımızın bu alanı çok verimli kullandığını ve kullanmak için yatırımlar yapmaya başladığını görüyorum. Sektörün paydaşları değişime nasıl öncülük edebilir? Bizlerin paydaşları öncelikle dağıtıcılar ve yoğun bir işbirliği içindeyiz onlarla. Elbette uluslararası bir şirketin temsilcileri olarak onların tecrübelerinde her zaman faydalanmaktayız. Değişimi yakından takip eden markalar faydalı olduğuna inandıkları teknolojileri hem kendileri için hem de yetkili satıcıları için hayata geçiriyorlar. Dolayısıyla öncelikle markalar bu değişime öncülük ediyorlar fakat artık teknoloji firmaları da bizlerle işbirliği yapmak için gayret sarf ediyorlar. Bugün aplikasyon üzerine çalışan hatta bunu diğer meslektaşlarına da veren yetkili satıcılar var yani işi o kadar ciddi bir şekilde çalışıp buna öncülük edebiliyorlar. Özellikle ikinci ve 3. nesil iş sahipleri bu konuda çok aktifler, yazılım yapıyorlar, teknolojiyi çok iyi kullanıyor ve ekiplerine kullandırıyorlar bu arkadaşlarda ekiplerine öncülük yapıyorlar diyebiliriz. Gelecekte bizi neler bekliyor? Teknoloji elbette hayatımızı etkiliyor ve aşama aşama geçişi yukarıda da bahsettiğim gibi yaşıyoruz ve yaşayacağız. Ancak özellikle işin ticari kısımlarında iş modellerinin de değişim uğrayacağını söyleyebiliriz. Finansman son derece önemli bir hal aldı, neden diyecek olursak; bugün artık araç satış ciroları çok büyük rakamlar tutmakta ve bunların finanse edilmesi de her gün biraz daha zorlaşmaya başlıyor. Artık bugün uygulanan dağıtıcı-yetkili satıcı iş yapış modeli sağlıklı olmaktan uzaklaşıyor. Sermayeler bu ciroları kaldırmakta her zaman yeterli olamıyor ve bu sermaye ihtiyacı da bankalardan temin ediliyor, bu sefer de bankaların fazileri, çeşitli ücretleri maliyetler üzerinde baskı oluşturmaya başlıyor. Zaten çok yoğun bir rekabet ortamı içinde çalışmakta olan yetkili satıcılar bu finansman maliyetleri de hayatların girdiğinde artık kâr edemez hale geliyorlar. Bu sebeplerden dolayı artık sermayesi olan satıcı bulup ona ürün satmaktan çıkıp, markanın müşterisine en hızlı ve kaliteli şekilde hizmet veren yetkili satıcılara dönüştürmeleri gerekiyor. Araçlar artık yetkili satıcılara satılan ürün değil, markanın müşterisine en kaliteli hizmet ile o aracı teşhir edip satan bir sisteme evrilmesi gerekiyor. Bunu önümüzdeki dönemde uygulamaya başlamak üzere bazı markaların çalıştığını biliyoruz, elbette bunu en erken hayata geçiren marka diğerlerine göre çok büyük farklılıklar yaratacak ve bir değil birkaç adım öne geçecekler. Satış sonrası hizmetlerde farklı işbirlikleri Özellikle yerli sanayimizi korumak ve hatta geliştirmek için çok dikkatli olmak ve sanayicilerimizi dinleyerek ihtiyaçlarına göre yeni teşvikler hazırlaması gerekiyor devletimizin. Bugün ana ve tedarik sanayi olarak yıllardır ihracat lideri olan otomotiv sektörü çok daha iyi durumlara gelebilir ve dünyadaki üretimden aldığı payı hızlıca daha yukarı çıkarabilir. Ancak bunu başarmak için öncelikle işi biraz daha temelden ele almak gerekiyor, sadece teşvik ile yatırım yaptırmakta yeterli değildir. Sanayicimizin yaptığı yatırımın içinde çalıştıracağı gençleri yetiştirmek öncelikle hedef olması gerekiyor. Gerek teknisyen ve tekniker gerekse mühendis olarak dünyaya rakip olabilecek kalitede gençleri yetiştirmek için eğitim sistemini tekrar gözden geçirmek, planlama yapmak ve bu gençleri elde tutacak aksiyonlar almak gerekiyor. Dolayısıyla sanayicilerimiz ile burada istişarelerde bulunmak sureti ile çok faydalı çalışmalar yapılabilir ve ileriye dönük planlamalar hayata geçirilebilir. Bu yönde bazı girişimler olmakla beraber hem orta öğretim düzeyinden hem de üniversiteler düzeyinde doğru eğiticiler, doğru eğitim sistemi ve doğru teknolojiler kullanarak otomotiv sanayicimizi ve otomotive iş yapan diğer sanayi kollarını planlayarak geliştirmek gerekiyor diye düşünüyorum. Bu konuda eminim Milli Eğitim Bakanlığı ve Sanayi Bakanlıkları sektör ile daha fazla iletişim kurup, insan kaynağı yetiştirmeye dair önemli planlar yapabilirler. Şunu görüyoruz ki bugün hem fabrikalarımızda çalışan arkadaşlarımız hem de yetkili satıcılıklarda çalışan arkadaşlarımız uluslararası yarışmalarda birçok ödüller alıyor ve bizleri gururlandırıyorlar, demek ki insan kaynağımızda kalite mevcut, sadece bunu işleyecek argümanları doğru planlamak ve çalıştırmak gerekiyor.