Türk Otomotiv Sanayicisinin Dergisi



Geleneksel Pazarlama ve Üretim Otomotiv Dünyasında Belirleyici Olmaya Devam Edecek

Paylaş :
Haber Eklenme Tarihi : 3.02.2025 10:04:00

Tüketicilerin ihtiyaçlarını tam anlamıyla fark etmemesi ve bu bilinç eksikliğinin talebe yansımaması, aynı zamanda birçok yeni ve yabancı marka ile modelin aynı anda pazara giriş yapması, doğal olarak bir belirsizlik yaratıyor. Ancak teknolojinin vaat ettiği noktaya doğru ilerlemesi, genel tüketici eğilimlerini şekillendirecektir. 

 

Erdinç Meriç

MSK Forge Satış Müdürü

 

Yeni Rekabet Dinamikleri
Yeni rekabet dinamiklerinden Çinli EV üreticilerinin yüksek satış başarıları ve Avrupa’nın buna yalnızca vergi artırımıyla tepki verme çabası anlaşılıyor. Yanmalı motorlu araç üreticileri, uzun yıllar boyunca büyük yatırımlarla pazar paylarını sağlamlaştırmış, üretim şekilleri, standartlar ve müşteri kitlesi net biçimde belirlenmişti. Geleneksel tüketim alışkanlıkları nedeniyle Çinli yanmalı motorlu araçların Avrupa’da alıcı bulması neredeyse imkansızdı. Ancak EV araç trendiyle referansı olmayan sınırsız bir tüketici grubu oluştu.
 
Avrupa hükümetlerinin fosil yakıtlı araçlara getirdiği kısıtlamalar, EV araçlarını marka/model bağımsız bir alternatif haline getirdi. Çinli EV üreticileri, bu fırsatı avantajlı fiyat ve servis politikalarıyla hemen değerlendirerek pazarda hızlıca hakimiyet kurdu. Ar-Ge süreçleri uzun yıllara yayılan, yüksek bütçeli Avrupalı üreticiler ise piyasaya geç ve maliyetli giriş yapabiliyor. Bu gecikme düşük karlılık ve tatmin edici olmayan satış rakamlarıyla sonuçlanıyor. Belki de Avrupalılar, bu yeni EV pazarında durumlarıyla yüzleşerek ortaklıklar ve birleşmeler gibi yeni iş birliklerine yönelebilir.
 
Sıfır emisyon kavramı, bilinçli bir şekilde yaratılmış bir yanılsama 
Mevcut anlayış, çoğunlukla aracın son kullanıcı elindeki kullanım sürecindeki emisyon oranının düşük ya da sıfır olması üzerine odaklanıyor. Ancak bu yaklaşım, aracın bileşenlerinin üretiminden kaynaklanan emisyonları tamamen göz ardı ediyor. Bunun yanı sıra, ekonomik ömrünü tamamlamış araçların varsa geri dönüşüm süreçleri de yeterince gündeme getirilmiyor. 
 
Bu durum, sıfır ya da düşük emisyonlu bir aracı tercih eden bireylerin, aracın üretiminden kullanım sonrası sürecine kadar tüm aşamalardaki çevresel etkileri sorgulama bilinci taşıdığı varsayımını tartışmalı hale getiriyor. Ben, bu bilinç düzeyine ulaşmış bir tüketicinin, ancak aracın tüm yaşam döngüsünün değerlendirildiği ve karşılaştırıldığı bir veri setine eriştikten sonra daha sağlıklı bir karar verebileceğine inanıyorum.
 
Öte yandan, bu araçlara ekonomik ya da sosyal sebeplerle yönelen tüketicilerin pazarda baskın hale gelmesi, geleneksel pazarlama ve üretim stratejilerinin otomotiv dünyasında devam edeceğini ve bu eğilimin giderek daha da güçleneceğini işaret ediyor. Bu koşullar altında, sıfır emisyon araçlara geçiş süreci, geçmişte atlı araçlardan motorlu taşıtlara geçiş sürecine benzer bir şekilde kademeli olarak ilerleyecek gibi görünüyor. Her şey bir çırpıda olmuyor; bugün bile kısa mesafelerde hala at arabalarının kullanıldığı yerlere rastlayabiliyoruz. Dahası, yakın zamanda fayton dönemini atlayarak doğrudan elektrikli araç kullanımına geçen bir ada ya da yerleşim yeri gibi istisnai örnekler de mevcut.
E-Posta Olarak Gönder

Başarıyla Gönderildi
İşleminiz başarıyla gerçekleştirildi

Adınız Soyadınız
Haberi Göndermek İstediğiniz E-Posta Adresini Girin
Notunuz