Başarılı Start-up sayısının artması ekosistemi geliştirir. Başarılı olan girişimciler diğer girişimcilere örnek olur ve diğer başarılı Start-up'ların da önü açılmış olur.
Turgay KULELİ Servet Planlama Bölüm Başkanı Sirel Hukuk Bürosu, Estonya
Bir ülkede, Start-up ekosisteminin büyütülebilmesi Devletin rolü ve regülasyonlar büyük önem taşımaktadır. Devlet, eğitim ve araştırma sisteminin, iş ve yatırım ortamının iyileştirilmesi ve iş yapma kolaylığının artırılması konularında gerekli düzenlemeleri yapmalıdır. Doğru regülasyon, Start-up ekosisteminin gelişmesinde olumlu etki yaratacaktır. Şirket kuruluş ve işleyişinin basitleştirilmesi, bürokrasinin azaltılması, Start-up'lar için bazı vergi avantajlarının getirilmesi, örneğin yıllık belli bir satış hacmine ulaşıncaya kadar veya belli bir yıl süreyle kurumlar vergisine tabi olmamak, çalışan gelir vergisi ve sosyal güvenlik primlerinde esneklik, işe alma ve işten çıkarma düzenlemelerinde kolaylık, Start-up'ların büyüme süreçlerini olumlu destekleyecektir. Devletin, inovasyona kolay erişim için üniversiteler ve teknoparkların gelişimine katkıda bulunması gerekmektedir. Devlet, kolaylaştırıcı bir misyon üstlenerek inovasyonun gelişimini dolaylı olarak desteklemeli, erken aşama teknoloji Start-up'ları için uygun zeminin oluşmasına katkı sağlamalıdır.
Girişimcilik ülkelerin ekonomik büyümesine katkı sağlıyor Üniversiteler, teknoloji transfer merkezleri ve teknoparklar, girişimcilerin dünyada başarılı olmak için gerekli eğitimi almasında ve sağlanacak bilgi birikiminin inovasyona dönüşmesinde rol üstlenmektedirler. Start-up’ların inovasyonun ilerletilmesi ve ulusal ekonomilerin rekabetçi özelliğinin yükselmesi için büyük potansiyeli bulunmaktadır. Bir başka deyişle girişimcilik, bir ülkede ekonomik büyüme ve inovasyonun gelişmesi, ülke vatandaşlarının yeni fırsatlar ile tanışması için son derece önemlidir.
Start-up Genome adlı kuruluşun “The Global Start-up Ecosystem Report 2020” raporunda en başarılı Start-up ekosistemleri sıralamasında, Londra’nın 2012 yılında sekizinci sıradan 2020 yılında ikinciliğe yükseldiğini görüyoruz. Bu yükselişin sebepleri arasında, yatırımcıya ve yatırıma erişim kolaylığı ve insan kaynakları anlamında global yeteneklerin Londra’da bulunabilmesi etkili olmuştur. Dolayısıyla, Londra’yı yukarı sıralara taşıyan faktörler de Start-up ekosisteminin gelişmesinde dikkate alınmalıdır.
Gelişmiş bir melek yatırımcı ağı, Start-up ekosisteminin gelişmesine olumlu katkı sağlayacaktır. Melek yatırımcı tohum öncesi veya tohum aşamasında, yeni Start-up'lara yatırım yapan ve bazen startupın işini geliştirmesinde ayrıca katkı sağlayan kişidir. Genellikle, başarılı girişimcilerin aynı zamanda melek yatırımcı olduklarını görüyoruz.
Ülkemiz dışından girişimlere yatırım yapmak isteyenlere neler yapmalı? Yabancı yatırımcılar için örneğin, Türk fintek Start-up’ları takip edilmeli diye düşünüyorum. Türkiye’nin, teknolojiyi yakından takip eden bir genç nüfusa sahip olması özellikle fintek şirketleri için potansiyel yaratmaktadır. Türkiye’de yetenekli girişimciler ve yazılımcıların da bulunması, diğer ülkelerden gelenlerin Türkiye’de kolay yaşayabilmesi, elverişli iklim şartları, lojistik olarak Asya ve Avrupa arasında konumlanması ve dünyanın bir çok noktasına uçuş imkanı olması, yabancı yatırımcılar için Start-up yatırımlarında dikkate alınması gereken hususlar arasında sayılabilir.
Türk Start-up'larına yatırım yapmak isteyen yatırımcıların Start-up’ı bir ön inceleme sürecine alıp, Start-up’ın marka değeri yaratma potansiyeli, sürdürülebilir ve katma değerli ürün geliştirme, sahip olduğu patent, global pazarda ölçeklenebilecek potansiyele sahip olması, kurumsal yönetim yapısına kavuşturulabilirlik, sorumluluk ve iş etiği sahibi yönetim kadrosu, yüksek rekabet gücü, operasyonel gelişime uygunluk, istihdam yaratma, ihracat potansiyeli, çevreye duyarlı bir yönetim politikası, pozitif vergi öncesi faaliyet kârı üretme kriterlerine göre değerlendirme yapması önerilir. Bu kriterlerden yatırımcının kendi belirleyeceği bir yüksek puanı alanlar ön inceleme sürecini geçmiş sayılabilir ve yatırım sürecine geçilebilir.
Estonya’daki girişim ekosistemi Estonya, 1.3 milyonluk nüfusu ile Kuzey Avrupa’da son yıllarda dijital dönüşümdeki ve Start-up ekosistemindeki başarıları ile dünyanın dikkatini çekmektedir. 1995’li yıllardan itibaren internet, teknolojik altyapı, dijital kamu hizmetleri, eğitim ve Start-up ekosistemi alanlarında atılan doğru adımların olumlu sonuçlarını son yıllarda almaya başlamıştır. Ülkeden 1 milyar dolar değerleme sınırını geçen ilk unicorn olarak çıkan başarı hikayesi Skype olmuştur. Bunun Eston girişimcilere sağladığı özgüven duygusu ile zaman içinde Playtech, Transferwise, Bolt ve Pipedrive gibi diğer Start-up'lar da unicorn oldular.
Girişimciler için Eston şirketinin esnek ve rahat bir şekilde idare edilebilmesi, dijital imkanlar, gelişmiş Start-up ekosistemi, melek ve girişim sermayesi yatırımcılarının Eston şirketlere olan ilgisinin giderek artmakta oluşu, Estonya’yı iş yapmak açısından uluslararası tercih edilir bir ülke haline getirmiştir. Son dönemde, Estonya’nın girişim sermayesi fon ve portföy yönetimi faaliyet alanı için de cazip bir hale geldiğini gözlemlemekteyiz. Sınırlı sorumlu ortaklık fonu olarak tercüme edebileceğimiz “Limited Partnership Fund” yapısı, son 2-3 yıllık dönemde pek çok kurumsal girişim sermayesi yatırımcısının fon yönetimi şirketi kurmak için Estonya’yı tercih etme sebebi olmuştur.
TÜRK START-UP PAZARI GELİŞİYOR
2020 yılı için, 13 Ekim 2020 tarihine kadar, girişim sermayesi ve melek yatırımcılar tarafından Türk Start-up’larına yapılan yatırımlar, 2019 yılının tamamında yapılan toplam 106 yatırımı geçmiştir.
2020 yılı tüm zamanların en yüksek yatırım mİktarına ulaştı
2020 yılının üçüncü çeyreğinde yapılan 60.3 milyon dolar yatırım ile birlikte toplamda 114.6 milyon dolar yatırım miktarına ulaşan 2020 yılı, bitişe bir çeyrek kala; 112 milyon dolar ile tüm zamanların en yüksek yatırım miktarına ulaşılan 2017 yılını şimdiden geçmiştir.