Teknoloji çağı olarak tanımlanan bu dönemde; birbiriyle konuşabilen araçlar, nesnelerin interneti, yapay zekâ, mobilite, elektrikli araçlar ve dijital dönüşüm gibi kavramları çok daha sık duymaya başladık. Tüm bunlar, sektörün geleceğinde belirleyici faktörler olacak.
Hızla küreselleşen dünyada, teknolojik dönüşümün en hızlı yaşandığı sektörlerin başında kuşkusuz otomotiv sektörü gelmektedir. Araçların ortaya çıkmasını sağlayan parçaların büyük bir kısmının otomotiv yan sanayi firmaları tarafından üretilip geliştirilmesi ise sektörün sürdürülebilirliği açısından otomotiv yenileme pazarının ne denli önemli olduğunu ortaya koyuyor. ‘Teknoloji çağı’ olarak tanımlanan bu dönemde; birbiriyle konuşabilen araçlar, nesnelerin interneti, yapay zekâ, mobilite, elektrikli araçlar ve dijital dönüşüm gibi kavramları çok daha sık duymaya başladık. Tüm bunlar, sektörün geleceğinde belirleyici faktörler olacak. Bu noktada, üreticilerin de bu dönüşüm sürecine karşı kendilerini en iyi şekilde hazırlaması gerekiyor. Özellikle de Ar-Ge ve inovasyon odaklı yenilikçi yaklaşım benimseyen ve teknolojiye yatırım firmaların, bu süreçte rakiplerine göre fark yaratacağı ortadadır. Neticede, gelecekte üretilecek araçlarda bugünkü kullanılan teknoloji ve parçaların pek çoğu olmayacak. Bu da demektir ki üretici firmalar, dünyadaki hızla değişen pazar taleplerine karşı kendini her an hazır tutmalı ve geleceğin beklentilerine en iyi ve etkin şekilde yanıt verebilmeli. Türk otomotiv tedarik sanayi üreticilerinin de küresel pazarlardaki varlığını sürdürülebilmesi için gelişen bu teknolojilere adapte olması ve dönüşüm sürecini, otonom araç teknolojisine göre şekillendirmesi gerekiyor. Tedarikçilerin aftermarket pazar stratejilerinin nasıl olması gerektiğine bakacak olursak da firmaların Ar-Ge ve inovasyona öncelik vermesi, sürekli iyileştirme anlayışıyla kaliteyi artırmaya odaklanması, verimlilikle ürün ve hizmet maliyetlerini azaltmayı hedeflemesi ve küresel ölçekteki stratejik iş birliklerine önem vermesi gibi unsurları gösterebiliriz. Yanı sıra; Türkiye’nin ilk ve en büyük amortisör üreticisi, dünyanın da en büyük küresel aktörlerinden biri olan şirketimiz, yenilikçi yaklaşımlar sergileyerek sektörün ihtiyaç duyduğu ürün geliştirme ve tasarıma odaklanmaya devam ediyor. Bu noktada, uzun yıllara dayanan sektörel tecrübemiz ve sahip olduğumuz güçlü Ar-Ge kültürü, yoğun rekabet ortamında bize ciddi avantaj olarak geri dönmektedir. Bu doğrultuda şirketimiz, özellikle patent ve çalışan sayısında artış sağlamaya odaklandı. Geliştirdiğimiz ürünler; tasarım, dayanıklılık, kalite ve verimlilik özellikleriyle ön plana çıkmaktadır. Yenilikçi ve katma değerli ürünler üretilmesi hedefiyle çalışmalarımızı sürdürürken, Türkiye’deki ilk 10 Ar-Ge Merkezi arasında yer alma yönünde de hedefimiz bulunuyor. Özetle Maysan Mando olarak, bilgiye ve teknolojiye yatırımlarımıza son sürat devam edeceğiz. Gelinen noktada, sektör temsilcilerinin ‘ortak akılla’, sektörün sorunları ve beklentileri üzerine çalışmalar yapması ve sivil toplum kuruluşları ile iş birliklerini daha da artırması, gelecek adına faydalı olacaktır.