Türk Otomotiv Sanayicisinin Dergisi



Sürüşün Geleceği: Fırsatlar ve Değişimler

Paylaş :
Haber Eklenme Tarihi : 12.12.2023 11:58:00

Pandemi ile iş hayatında yaygınlaşan uzaktan çalışmanın, otonom sürüşler ile birleştiği bir anda bizi çok farklı bir gelecek bekliyor demektir. 

 

Ozan Bozdoğan

Supsan
Ürün Geliştirme Uzmanı
 
 
Otonom sürüş sistemleri (OSS) yıllardır pek çoğumuzun hayallerini süslüyor. Sürüşe odaklanarak harcanan uzun saatleri farklı şekillerde değerlendirebileceğimiz bir geleceğe hiç olmadığımız kadar yakınız. Yolculuk esnasında film izlemek ve hatta çalışmak bile mümkün hale geliyor. Pandemi ile iş hayatında yaygınlaşan uzaktan çalışmanın, otonom sürüşler ile birleştiği bir anda bizi çok farklı bir gelecek bekliyor demektir. İnsanları belirli şehirlerin belirli bölgelerinde yaşamaya zorlayan kısıtlamaların kalkması ile uzun yolculukların bir zaman kaybı olmaktan çıkmasının çalışma ve yaşam biçimimizi kökünden değiştirebileceğini söylemek hayalperestlik olmayacaktır diye düşünüyorum. 
 
OSS, kullanıcıya sağladığı bu faydaların yanı sıra otomotiv endüstrisi için de ek değer yaratabilir. Bu ek değerin bir parçası olabilmek artık alışılagelmiş bazı düşünce yapılarını değiştirmekle mümkün olabilir. Bu noktada şimdilerde 3. seviyesi konuşulan OSS için bir tanım yapmakta fayda olacaktır. Belki de sanılanın aksine otonom seviyeleri araçların kendi kendilerini sürebilme kabiliyetine göre değil, araçtan ve insan sürücüden beklenen rollere göre belirleniyor. 0. seviyeden başlayarak 2. seviyeye kadar sürüş destek özellikleri çalışır durumda olsa da aracı siz sürüyorsunuz. 3. seviyeden itibaren sürüş destek özellikleri çalışır durumda iken artık sürücü yolu takip etmek zorunda değil. Bunun üretici şirketler için getireceği hukuki ve teknolojik zorluklar bir yana tedarikçileri de daha esnek düşünmeye zorlayacağı da şüphesiz. Kontrol araçta olduğu anda geleneksel araç içi tasarım işlevini kaybediyor. Artık belki de hareket kabiliyeti daha yüksek koltuklar ile tamamen farklı bir gövde tasarımı konuşmak gerekebilir ya da araç içi insan davranışı değişikliğinin getireceği yeni güvenlik önlemleri söz konusu olabilir. Tedarikçilerin de bir tercih yapması gerekecek gibi duruyor. Çünkü araç üreticilerinin neredeyse her birinin kendi otonom dinamiği olduğu için tedarikçi ya tek bir anlayışa nokta atışı çalışmalar yapabilir ya da bu spektrum içinde daha farklı sistemler için aynı anda çalışmalar geliştirebilir. Şu anda piyasada otonom olarak servis edilen araçların hepsi resmi olarak seviye 2 tanımlıdır. Kimi üreticiler teknolojik kabiliyetlerini gösterebilmek için “seviye 2+” gibi tabirler kullanıyorlar. Mercedes-Benz “Drive Pilot” şimdiye kadar ABD ve Avrupa’da satışı onaylanan tek 3. seviye araçtır. Elimizdeki bu kısıtlı örnek ilerisi için kullanıcının beklentilerini karşılamak konusunda üretici ve tedarikçilerin birlikte çalışma zorunluluğunu doğuruyor. Yalnızca üretici firmaların yazılımlarına sıkışmış kullanıcı geri bildirimleri bazı fırsatları ve yenilikleri engelleyebilir.
 
OSS’deki gelişim, “Net Sıfır Emisyon” gündeminden bağımsız düşünülemez. Bu iki konu birbirini besler niteliktedir. Supsan olarak başta yeni yakıt teknolojileri olmak üzere fosil yakıt alternatiflerindeki gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Yeni imkanların bilinci ile teknolojiyi geliştirmek, güvenliği artırmak, iş birliği fırsatlarına odaklanmak gibi alanlarda çalışarak bu fırsatları en iyi şekilde değerlendirmeye, otomotiv endüstrisinde yeni ve heyecan verici bu değişime dahil olmaya hazırız.

 

E-Posta Olarak Gönder

Başarıyla Gönderildi
İşleminiz başarıyla gerçekleştirildi

Adınız Soyadınız
Haberi Göndermek İstediğiniz E-Posta Adresini Girin
Notunuz