Türk Otomotiv Sanayicisinin Dergisi



Ditaş Rusya Ülke Yöneticisi Mehmet Ekinci: “Cesaretli davranan firmalar önemli başarılara imza atarak dünyaya açılabilir”

Paylaş :
Haber Eklenme Tarihi : 6.02.2018 10:59:00

Otomotiv sektöründe yatırım yapacak firmalar açısında üretimlerini lokalleştirmek, kurulacak olan SKD veya CKD üretim tesisleri ile pazarda ciddi rekabet faydaları sağlayacaktır. Özellikle doğuya gittikçe Çin gibi, Hindistan gibi düşük işgücü ve sınırsız beşeri kaynağa sahip ülkeler ile rekabet edebilmek güçleşmektedir

Otomotiv başta olmak üzere, dünyada birçok alanda önemli yatırım fırsatları mevcut. Gelişen teknoloji ile beraber cesaretli davranan firmalar, Amerika Birleşik Devletleri, Rusya, Eski Doğu Bloku, İran, Arap ve Afrika ülkerinde önemli başarılara imza atarak dünyaya açılabilir. Bilişim ve teknolojik yenilikler ışığında, otomotiv sanayi önümüzdeki yüzyılın da en stratejik sektörleri arasında olmayı sürdürecek. Ülkemiz, 190 ülke arasında dünyanın 14. en büyük otomotiv ve tedarik sanayi üreticisi olup, bu alanda ilk 10’a girmeyi hedefliyor. Dinamik ve sürdürülebilir büyüme potansiyelini firmalarımız yurt dışında yapacak oldukları, satınalma, üretim ve modern yapıdaki satış/pazarlama platformları ile sağlayacaklar. Günümüzde petrol zengini olarak bilinen ülkeler, bu alanda sahip oldukları potansiyeli, üretimde ve küresel markalaşmada yakalayamamakta ve dış girişimciliğe muhtaç kalmakta; dış yatırım ile gelen şirketleri, mali yönden ciddi boyutta destekleyerek, istihdam yaratma ve GSMH arttırma yoluna gitmekteler. Teknolojik gelişmelerden yararlanmak isteyen bu ülkelerin yatırma olan açlıkları göz önüne alındığında, cesaretli Türk yatırımcıları için ilk girişteki kaygılar atlatıldıktan sonra lokal ana tedarikçiye dönüşme şansı yüksektir. (Bkz. Coşkunöz Alabuga). Avrupa ve ABD yatırımları ile geliştirdiğimiz otomotiv sektörümüzü ileriye taşımak, Çin, Hindistan gibi beşeri yönden güçlü ülkelere rakip olabilmek için yine bir yatırımcı olarak dünyaya açılmaktan başka yolumuz yok.
Ditaş olarak 2014 yılında yurtdışı şirketlerimizi kurmak için çalışmalara başladık. Ocak ayında Rusya’nın başkenti Moskova’da ilk yurtdışı şirketimizin, Nisan ayında ise Amerika Birleşik Devletleri New Jersey eyaletinde ikinci şirketimizin kurulum işlemlerini tamamladık. Rusya’da yer alan şirketimiz, bağlı bulunduğumuz grup içerisinde bulunan ve daha önce Moskova’da kurulmuş olan D-Stroy LLC firmasının devir alınması ile gerçekleşirken, Amerika’da bulunan şirketimiz yüzde 100 Ditaş Doğan Yedek Parça AŞ’ye ait bir iştirak olarak sıfırdan kuruldu.
Pazar ve ekonomik yapı gereklilikleri doğrultusunda Rusya organizasyonumuz için, 2015 yılının Mart ayında stok depomuz Moskova Varşovskoye Şose’de kuruldu. Şu an yaklaşık 320 farklı ürün kaleminde, 14 bin adet stoğumuz bulunuyor. Toplam yerleşkemiz 1200 metrekare olup, 6 katlı euro-palet stoklama raflarımızdan oluşuyor. Outsource anlaşma dahilinde 5 kişilik ambar sorumlusu ve paketleme ekibine, bir adet eletrikli forklifte ve bir adet elektrikli dar koridor makinasına sahibiz. Bu alan istenildiği takdirde 3000 metrekareye kadar genişletilebilir özellik taşıyor. Şirketimiz kadrosu outsource ekipler dışında 2 kişiden oluşuyor. Bunun yanında gümrük çözüm ortaklarımız ve taşıma partnerlerimiz ile beraber fabrikamızdan EXW, oradan kara veya deniz yoluya Rusya depomuza ve oradan da iç dağıtım ortaklarımız üzerinden müşterilerimize kadar olan tam teşekküllü bir dağıtım ağına sahibiz.
Yatırımımız klasik ürün dağıtım yapısı anlamında ithalatçı olarak bizden anlaşma dahilinde çalıştığımız lokal 9 ana dağıtıcı üzerinden, araç gruplarına göre işlemekte olup, yanı sıra iş ortağımız Transitmarket firması üzerinden toplamda 6 şehirde (Moskova, St. Petersburg, Kazan, Ekaterinburg, Rostov ve Novosibirsk) B2B internet toptan satış depolarımız bulunuyor. Ürün yelpazemiz rotkolu, rotbaşı, çeki kolu, V-çeki kolu, stabilizatör rot kolu ve bunların tamir takımlarına yönelik olup, sadece kendi markamızın kutulamasında temsil olunuyoruz. Rusya’nın 4 senedir içinde bulunduğu ağır dış-politik ve ekonomik krize rağmen yatırımımızı tutuyor ve gerçek anlamda yurtdışında “Türk Malı” pazarlıyoruz.  
Yatırım yaptığımız Moskova, Rusya’da karşılaştığımız kolaylıklardan bahsetmek gerekirse; birincisi şüphesiz ki grup şirketlerimizden olan ve kurulum işlemleri tamamlanmış şirketin devrinin yapılarak faaliyetlerin hızlandırılmış olmasıdır. İkincisi buradaki personelimizin Rus ve Rusçayı iyi bilen kişilerden oluşması, iletişim anlamında kolaylıklar sağladı. Baştan belirtmekte fayda vardır ki, İngilizce dilinin en az geçerli olduğu Avrupa ülkeleri başta Rusya olmak üzere Belarus ve Ukrayna’dır. Ayrıca bu ülkelere yatırım yapılacak ise, tüm yatırımcılara mutlaka hukuki destek ve deneyimli kişilerden organizasyonel tavsiyeler almalarını öneririm. Rusya aynen Belarus, İran, Ukrayna gibi henüz batılı hukuk ve ticari sistemlere geçememiş, politik yönden çok tutucu, eskimiş ve çok ağır işleyen, hatta maalesef büyük gruplarca nemalanılan bürokrasi çarklarına sahip, bilmeyenlerin her an ticari ve kişisel cezai şartlarla (deport vs.) karşı karşıya kalabilecekleri ülkelerdendir. Uçak krizinde yaşandığı gibi, iki devletin hükümetleri arasında gerçekleşen bu krize hiçbir şekilde dahil edilmemesi gereken Türk yatırımcılar hukuksuz bir şekilde asılsız denetimlere ve uygulamalara maruz bırakıldı. Bizzat Rus kaynakların açıkladığı rakamlara göre bu uygulamalar sonucu en büyük kayıp yatırımcıların yanı sıra, ülkede iş yapmak isteyen yerel Rus firmalarında yaşandı. Rusya ve benzer ülkeler, cezalandırılmak istenen Türkleri yatırımları kanalıyla vurarak en büyük cezayı yine kendi ekonomilerine ve güvenirliklerine verebilen ülkelerdir. Ama bu durum buraya yatırım yapılmamasına yol açmamalı, aksine yarattığı potansiyel daha soğukkanlı bir şekilde değerlendirilmelidir. Türk firmalarının çıktığı her alan, Çinliler tarafından doldurulmakta ve ileriye yönelik ciddi işleyiş zorluğu yaratmaktadır.
Karşılaşılan zorluklardan bir önemlisi de, IBAN sistemine dahil olmayan ülkelerde yapılan yatırımların geri dönüşleridir. Her ne kadar SWIFT sistemi çalışıyor olsa dahi, piyasaların kendine has kontrol dışı uygulamalarına haiz olmaları, ödeme alınmasında zorluk yaşatabilmekte. Özellikle sermaye sahiplerinin, SPK’ya bildirim vermek zorunda oldukları firmaları için yurtdışı piyasalarının çalışma şekilleri de ciddi bir zorluk olarak karşımıza çıkmakta.
Türk üreticilerinin maalesef bir konsorsiyum altında birleşememeleri ve yurtdışı yatırım yapılan piyasalarda en çok birbirleri ile rekabet edip marjlarını minimize etmelerini de bir başka zorluk olarak değerlendiriyorum.  
Yatırım yapılan ülkede üretimi lokalleştirmek
Kategorik olarak ABD ve orta ve kuzey Avrupa ülkeri gibi Türkiye’ye nazaran ekonomik ve üretkenlik anlamında çok daha gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan eski Sovyet Bloğu mensupları ve güney komşularımızı ayrı ayrı düşünmek gerekecektir. Daha gelişmiş ülkere yapılacak yatırım işin doğası gereği daha fazla sermaye ve kalıplaşmış müşteri algısı ile mücadele için daha fazla yatırım getireceği açıktır.
Diğer kesimdeki ülkelerde toplam fiziki ve beşeri yatırım maaliyetleri daha ekonomik olduğu için bütçenin kalan kısmı işin teknolojik altyapısının daha sağlam ve güçlü kılınmasına harcanabilinir. Sermaye boyutunun dışında işin kendisi ve yapılmak istenen metotları belirlerken yatırım yapılacak ülkedeki ihtiyaç ve ciro döngösü boyutları açısından doğru bir şekilde eşleştirilmelidir. Yine bir üçüncü önemli nokta ise göçmenlik boyutudur. Yapılacak yatırımın özellikle yönetim boyutunda mutlaka firmayı iyi tanıyan kişilerin kontrolünde hedef ülkeye adaptasyon sorunu yaşamayacak kişiler ile ilerlenmesi çok doğru bir karardır. Aksi takdirde ciddi kayıplar yaşanabilmektedir. Ayrıca ileride hukuki açıdan yaşanabilinecek riskler minimize edilmelidir.
Hedef pazarda daha önceden çalışılmış iş ortakları ile eşit sermayede kurulacak şirketler hukuki ve organizasyonel açıdan risklerden kaçış sağlanmakla beraber, sermaye dağılımına dikkat edilmesini gerekmektedir. Tavsiyem yabancı ortaklıkla girilecek pazarlarda %50 ortaklıktan biraz daha büyük bir payda ile yönetimde güç sahibi olarak faaliyet gösterilmesidir. Özellikle işin cirosal anlamda büyümesi ve gelen kârlılık beraberinde bunun önemi çok daha belirginleşmektedir.
Otomotiv sektöründe yatırım yapacak firmalar açısında üretimlerini lokalleştirmek, kurulacak olan SKD veya CKD üretim tesisleri ile pazarda ciddi rekabet faydaları sağlayacaktır. Özellikle doğuya gittikçe Çin gibi, Hindistan gibi düşük işgücü ve sınırsız beşeri kaynağa sahip ülkeler ile rekabet edebilmek güçleşmektedir. Bu bağlamda hedef pazarda en azından SKD olarak lokalleşebilmek rekabet gücünü getirecektir. 1993 yılından bu yana inşaat, tekstil, otomotiv gibi Rusya ve eski doğu bloğunda yatırım yapan Türk sermayeli yapılar genellikle bu eksen doğrultusunda büyüme sağlayabilmişlerdir.

E-Posta Olarak Gönder

Başarıyla Gönderildi
İşleminiz başarıyla gerçekleştirildi

Adınız Soyadınız
Haberi Göndermek İstediğiniz E-Posta Adresini Girin
Notunuz