İş ve yaşam dediğimizde, birbirinden farklı iki kavramdan değil, birinin diğerinin içinde olduğu iki kavramdan bahsediyoruz.
Tunç KİP reStartup Dönüşüm Lideri Temel Conta, Ortak
Bakış açımızı değiştirmeliyiz Denge denince, bir kaldıracın iki ucundaki, birbiri ile sürekli yarış içinde olan, birbirine zıt olan şeyler geliyor akla. İşte belki tam burada, durup, bakış açımızı değiştirmeliyiz. İş ve yaşam dediğimizde, birbirinden farklı iki kavramdan değil, birinin diğerinin içinde olduğu iki kavramdan bahsediyoruz. Hâlbuki, yaşam her şeyi kapsamaz mı? İş de yaşamın içinde, iş dışında kalan her şey de. Durum böyle olunca, dengedense, harmoni aramalıyız belki. Bu harmonide, işin yaşam içinde kapladığı alandansa, aldığı vakittense, daha önemli olan; işin bize huzur verdiği bir ortam olması, yaptığımız işin bize gurur verdiği, heyecan verdiği, birliktelik hissini pekiştirdiği, değer yarattığı bir iş olması daha önemli hale gelir. Bazı dönem, iş daha çok yer kaplayabilir, bazı dönem de iş dışı şeyler, öte yandan, hepsinin bir arada olduğu resimdir yaşam.
Yapabiliyorsak, başarabiliyorsak, bu resmin içindeki her parçanın ne kadar büyük olduğundansa, bir bütün haline geldiklerinde ortaya çıkan resmi güzelleştirmesi için gayret sarf etmeliyiz. Bu bakış açısıyla, bazen her parça istediğimiz gibi olmasa da, bir araya gelince yine güzel bir resim çıkacaktır.
Değişen şartlara uyum sağlayabilmek en önemli beceri haline gelecek Her gün iş hayatında karşımıza çıkabilecek fırsat ve problemleri kestirmek zor olduğu gibi, geleceğin şartlarını da kestirmek bir o kadar zor. Belki de şartları kestirmeye ve o şartlara göre hazırlık yapmaya çalışmaktansa, değişen şartlara kolay ve hızlı uyum sağlayabilmek en önemli beceri haline gelecek. Hatta, en önemli beceri haline gelmiş oldu bile.
Geçmişe dönüp baktığımızda hem teknolojinin değişim hızı hem de farklı coğrafyadaki kişilerin etkileşimi çok farklıymış. Çıkan bir teknoloji, senelerce kullanımda kalıp, bu teknolojinin operatörü de yine senelerce bu becerisi ile değer katabilir durumda kalabilirmiş. Bir ülkedeki yeniliğin, başka bir ülkede duyulması bile vakit alırken, bu yeniliğin o ülkede hayatın parçası olması da yine senelerce sürermiş.
Öte yandan, bu durum artık çok farklı bir hale geldi. Yeni dediğimiz teknoloji neredeyse 12 aydan daha eski olamazken, bu teknolojinin hayata geçmesi de çok daha kısa sürer hale geldi. Bir ülkede çıkan haber, tüm dünyaya ışık hızı ile yayılırken, bu bilginin hayat üzerindeki etkisi de bir o kadar hızlı hale geldi. Böyle olunca, bugün belli bir alana özel, belli bir bilgiyi bağlı olan bir becerinin birkaç ay sonra geçerliliği olacak mı bilmek mümkün değil.
Bu sebepten, en uzun ömürlü olan beceriler; değişen şartlara hızlı uyum sağlama, konuya bilginin kaynağı olma mecburiyetindense, gerekli bilgiyi bulup, kullanılabilir hale getirme, takım içinde çalışabilme ve öğrenme kabiliyeti gibi beceriler olacaktır.
UZUN ÖMÜRLÜ BECERİLER
Değişen şartlara hızlı uyum sağlama, konuya bilginin kaynağı olma mecburiyetindense, gerekli bilgiyi bulup, kullanılabilir hale getirme, takım içinde çalışabilme ve öğrenme kabiliyeti gibi beceriler olacaktır.
BİLGİNİN HAYAT ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
Yeni dediğimiz teknoloji neredeyse 12 aydan daha eski olamazken, bu teknolojinin hayata geçmesi de çok daha kısa sürer hale geldi. Bir ülkede çıkan haber, tüm dünyaya ışık hızı ile yayılırken, bu bilginin hayat üzerindeki etkisi de bir o kadar hızlı hale geldi.